24 Haziran 2013 Pazartesi

Biz de eski kuşak olmuşuz.... sağolun öğrettikleriniz için çocuklar...

Öyle derinden hissettim ki son günlerde....

Bu direniş başladığında sezinlemiştim aslında... bişiler farklıydı... bişiler yeni...

Geziye ilk gittiğimde ise, artık anlamaya başlamıştım... Farklıydı, çok farklıydı gerçekten...

Biz 40, 50, 60 yaş gençleri... eski kuşak oluvermiştik aniden...

Ne çok şey vardı öğrenecek o gençlerden.... ne çok farklıydık biz...

Biz orta yaş gençleri; lisede, üniversitede, mahallede, hatta iş hayatında, yaşamda.... ya biri olduk ya öteki... ya sağcıydık, ya solcu... ya dindardık ya dinsiz... ya devrimciydik ya ülkücü... ya beyazdık ya zenci... hep ve her durumda ya "o"yduk ya "bu"... ortası yoktu... ortada olmak suçtu, sıradanlıktı, sığlıktı... okuduk, toplandık, savaştık, dövüldük, dövüştük, hırpalandık, hatta hapis yattık bu uğurda...

Çok da ciddiydik bu arada... öyle geyik, matrak, muhabbet ne demekti... ciddi işlerle uğraşan ciddi çocuklardır biz... hatta biraz asık suratlı, eğilmez duruşlu, çatık kaşlı... kalanına lümpen dedik...

Sonra gün geldi... işlere güçlere daldık... o günler yüreğimizdeydi... ama hep ciddi kaldık... hep ya o ya da bu olduk... biz hep kamplaşmaya inandık... ya kendimizden ya onlardan dedik...

Şimdilerde devlet büyüklerimiz!!!de habire "bunlar ya da onlar" diyor ya... onlar da bizim kuşak... ya kendilerinden ya da karşısındaki ötekilerden durumunda olma alışkanlığı işte...

Ama ya yeni gençler... Gezi de tam olarak ayrımsadığım bu çocuklar... 15-30 yaş grubu onlar....

Hayata basit ama gerçek bakıyorlar... herkese kapıları açık... yeter ki özgür olsunlar, yeter ki herkes kendisi gibi davranabilsin... saygı gösterip saygı görmek istiyorlar... kamplaşmayı, ötekileştirmeyi denemiyorlar bile... her şeyle ve herkesle dalga geçebiliyorlar... her durumda verecek bir yanıtları var... kavgalı değiller... sevgi dolu yürekleri... öyle zeki ve hazırcevaplar ki... ürkütücü hatta... insan ne diyeceğini nasıl tepki vereceğini şaşırıyor... o nedenle de mizah patladı ya zaten...

Son yıllarda kulak misafiri olduğum sohbetleri, gözlemlediğim halleri, farklılıkları.... ne çok eleştirmiştim... sığ bu yeni kuşak demiştim... 200 kelimeyle konuşuyor... o da SMS dili... okumuyorlar... varsa yoksa bilgisayar internet ve sanal oyunlar.... hayatlar facebook ile paylaşıldıkça renklendikçe hızlandıkça daha bir sığlaşıyordu sanki herşey... yani bize öyle geliyordu...

Ne çok sohbetlerimize konu oldu... ne çok tartıştık... vahlandık, hayıflandık, üzüldük... yargıladık... hatta mahkum ettik...

Belki bu yaşlarda çocukları olanlar daha önce anlamıştı bu gerçeği... onların gerçeğini... ama çoğumuz fark etmemiştik... bunca şaşkınlıktan belli değil mi...

Sonra bu olaylar başladı... şaşırarak takibindeydim... gönülden desteklesem de, tam anlamam için Geziye gitmem bunları yaşamam gerekiyormuş demek ki...

Gezi de dolaşırken, sohbet ederken onlarla, tüylerim diken dikendi... inanamıyordum gördüklerime dinlediklerime... ne kadar anlatsam eksik kalır bir şeyler... onlara yetmez... gerçekten... abartmıyorum... öyle gururlandım umutlandım ki tarifsiz... evet ya buydu işte...

Biz sadece çiçek çocuklarını bilirdik... sürrealist.. ama bu çocuklar öyle de değil... her şeyleriyle gerçekler... doğal, olağan bir duyarlılık durumundalar....söylemleri net... kafaları karışık değil... en çok da biz büyüklerin her şeyi bu kadar karmakarışık etmesi ve işin içinden çıkamaması ile dalga geçiyorlar... onlar biliyorlar... gerçekten... çok rafine, çok naif... ama bir o kadar da basit ve gerçek...

Öyle çok düşündüm ki sonra... ne çok şey öğrenmiştim... içim açıldı... içim güldü... bugün bu olayların 20 küsuruncu günü... ama bu duygu dalga dalga yayıldı... hepimiz görüyoruz artık... bize de öğrettiler... evet biz eski kuşak onların açtığı yollardayız artık...

Aferin çocuklar.... size kocaman bir özür borçluyuz... gerçekten.... öpüyorum hepinizi kocaman...

Sevgiyle.....


22 Haziran 2013 Cumartesi

Romantik

Bu ülke benim
Bu yürek de
Tamam... ben bir romantiğim
Oysa ki, sadece... "biz" olmaktı istediğim..

Umutları üzmeden
Sevdaları incitmeden
Yarınları tüketmeden
Biz olsak ne çıkardı.. bilemedim

Ne ülkem rahat, ne yüreğim
Gel demek, yeter demek
Yetseydi ne çıkardı... bilemedim
O halde...yeni rüzgarlar fırtınalar ekeceğim..

Yine de romantik olmaya devam edeceğim...

18 Haziran 2013 Salı

Yavrusunu yedi Çekirge...

Biri durdu
Bir duruştu...
Diğeri gördü önce...
Sonra yanında durdu..
Öylesine gibi işte..
Biri tam da gölgesinde..
Bir diğeri arkasında
Birileri karşısında
Birileri taa dibine
Yavrusunu yedi çekirge

17 Haziran 2013 Pazartesi

Ey saf ruhum az sabret...

Güzel şeyler olsun istedim hep
Gözlerim gördüklerinin
Kulaklarım duyduklarının
Ruhum bu derin sancının
Olmadığını var saymak istedi hep...

Hani yanındaymışsın gibi
Hani yapabilirmişsin gibi
Hani liman olmuş gibi
Ne olurdu öyle olsaydı sanki

Pollyanna haklı olsaydı
Kırmızı şapkalı kız kurtla dost bile olsaydı
Biber gazı şifa
Kör gözlere deva
Kaçkın ruhlara vaha
Ne olurdu olsaydı

Hadi ne olur bir gayret
Ey saf yüreğim az sabret
En duymazlar duyar elbet
Sen yine öyle olmuş farzet
Yürek bu, söz bu, işte ortada gerçek
Güzel şeyler de olacaktır elbet..


1 Haziran 2013 Cumartesi

Güneş pırıl pırıl şehrimde...

Bir ağaçtı, orman oldu...
Bir nefesti, yürek oldu...
Bir sesti, şarkı oldu..
Bir sesti bin ses oldu...
Ayağa kalktı,
Sokağa çıktı,
Güneş oldu...
Güneş pırıl pırıl şehrimde..
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...