Kaç renktir mavi? her renk mavi mi?
Deniz mavi... gök mavi... iyi de... hangi mavi?
Bazen tonu değişir derin suların... fırtına öncesinde griden siyaha dönüverirken mavi..... ya da deli yağmurlar bulandırırsa kahverengi.... mavi hala orada mıdır?....
Işık değişmiştir bazen... gökyüzünün yüzü bile asıktır ya hani... bakar öyleeee... boz bulanık gri kahverengi.... peki nerede saklanır mavi?
En parlak sarılar.... çapkın kırmızılar... çılgın kavuniçi hareler.... neredeler?...
Bazen bir ucundan grileşince mavi... ne rengi kalır renklerin ebruli... ne de neşesi suların...
Uzanmak gerek uzanabildiğince uzağa.... geri çağırmak için renkleri...
Işığı bulup geri getirmek gerekir bazen... rüzgar istersin... hatta yeni fırtınalar... uzanıp sıçramak kolaylaşsın diye ışığa...
Bilirsin de aslında.... mavi ışıkta gizlidir... ve ışık senin baktığın yerdedir....
Ve bilirsin ki deniz sadece gök mavi iken mavidir....
Ve bilirsin ki.... ışığı asla kaybetmemek gerekir.... ve her durumda mavi içindedir...
Sevgiyle....
25 Kasım 2012 Pazar
15 Kasım 2012 Perşembe
SU dan gelen enerji...
Döndüm geldim... kaç gün oldu... hala sürüyor... inanılmaz bir durum...
Sudan aldığım enerji... önceki yazıda da bahsettim.. yetmedi... bir daha anlatayım dedim... hele günler sonra hala hissettiklerim... bu dingin, huzurlu halim :) zorunluydum sanki tekrar yazıp anlatmaya :))))
Su üstünde hazırsınız... mapslar ağızda... BCD boşaltılmaya hazır... hayırlı dalışlar..... fıssss..... ve azaldıkça yelekteki hava.... giderek batıyorsunuz .... ve saniyeler sonra.... artık su ile kaplı dört yanınız... kısa bir yüzerlik dengelemesi.... başlıyorsunuz o sonsuz kütle içinde salınmaya....
İşte ne oluyorsa o anda oluyor.... su içimden geçiyor sanki..o büyük kütlenin enerjisi sarmalıyor beni... beni de içine alıyor yavaşça.... su gibi şeffaf oluyorum... öyle yoğun ki hissettiğim bu arınma ve bir olma hissi... tüm tarif çabaları eksik kalıyor... nasıl bir büyü... nasıl bir huzur... ağırbaşlı bir delilik.. çocuksu bir bilgelik... bakınıyorum her seferinde inanmaz gözlerle etrafa... sık sık kendimi yoklamam gerekiyor... rüyada değil buradayım....
Suya giripte sinirli, huzursuz, huysuz olan var mıdır bilemem... ama sanmam... bu öyle tuhaf ve kendiliğinden bir terapi ki... öncesi ve sonrasını siliyor... önce o an temizlenen... sonra önceden kalanlara geliyor sıra... ağırlıklar, takıntılar, gereksiz yükler atılıyor yavaş yavaş... suyun içinde nötr noktasında yavaşça gezinirken bedeniniz... ruhunuzun da hafiflediğini yüzerlik kazandığını hissediyorsunuz kendiliğinden :)) ...
Sonrası için tüm hücrelerinizde depolanıyor bu enerji... işte geldiğimden beri hala idare ediyor... öyle ki... su altından bakıyorum dünyaya... mavi filtre altında en keskin renkler yumuşuyor... batmıyor, acıtmıyor, sıkmıyor sivrilikler... tuhaf bir bilgelikle yaklaşıyorsunuz her şeye... sakin, olgun, bilgece... tam da suya yakışır şekilde.... başkalarına da oluyor mu bilemem... soracağım ilk fırsatta... ama benim tam da böyle hissettiklerim :))) mistik, ilahi bişiler var sanki sualtında... lirik bir ortam.. biraz da şakacı hatta... daha neler demeyin... vallahi aynen öyle :)))
Böyle hissetmeye bayılıyorum... sudan almışım enerjimi.... başa çıkabilirim her şeyle...
Sevgiyle :)))
Sudan aldığım enerji... önceki yazıda da bahsettim.. yetmedi... bir daha anlatayım dedim... hele günler sonra hala hissettiklerim... bu dingin, huzurlu halim :) zorunluydum sanki tekrar yazıp anlatmaya :))))
Su üstünde hazırsınız... mapslar ağızda... BCD boşaltılmaya hazır... hayırlı dalışlar..... fıssss..... ve azaldıkça yelekteki hava.... giderek batıyorsunuz .... ve saniyeler sonra.... artık su ile kaplı dört yanınız... kısa bir yüzerlik dengelemesi.... başlıyorsunuz o sonsuz kütle içinde salınmaya....
İşte ne oluyorsa o anda oluyor.... su içimden geçiyor sanki..o büyük kütlenin enerjisi sarmalıyor beni... beni de içine alıyor yavaşça.... su gibi şeffaf oluyorum... öyle yoğun ki hissettiğim bu arınma ve bir olma hissi... tüm tarif çabaları eksik kalıyor... nasıl bir büyü... nasıl bir huzur... ağırbaşlı bir delilik.. çocuksu bir bilgelik... bakınıyorum her seferinde inanmaz gözlerle etrafa... sık sık kendimi yoklamam gerekiyor... rüyada değil buradayım....
Suya giripte sinirli, huzursuz, huysuz olan var mıdır bilemem... ama sanmam... bu öyle tuhaf ve kendiliğinden bir terapi ki... öncesi ve sonrasını siliyor... önce o an temizlenen... sonra önceden kalanlara geliyor sıra... ağırlıklar, takıntılar, gereksiz yükler atılıyor yavaş yavaş... suyun içinde nötr noktasında yavaşça gezinirken bedeniniz... ruhunuzun da hafiflediğini yüzerlik kazandığını hissediyorsunuz kendiliğinden :)) ...
Sonrası için tüm hücrelerinizde depolanıyor bu enerji... işte geldiğimden beri hala idare ediyor... öyle ki... su altından bakıyorum dünyaya... mavi filtre altında en keskin renkler yumuşuyor... batmıyor, acıtmıyor, sıkmıyor sivrilikler... tuhaf bir bilgelikle yaklaşıyorsunuz her şeye... sakin, olgun, bilgece... tam da suya yakışır şekilde.... başkalarına da oluyor mu bilemem... soracağım ilk fırsatta... ama benim tam da böyle hissettiklerim :))) mistik, ilahi bişiler var sanki sualtında... lirik bir ortam.. biraz da şakacı hatta... daha neler demeyin... vallahi aynen öyle :)))
Böyle hissetmeye bayılıyorum... sudan almışım enerjimi.... başa çıkabilirim her şeyle...
Sevgiyle :)))
6 Kasım 2012 Salı
Hayallerimin de ötesindeydi....
Kendime hatırlattım sık sık su altında.... hayır dedim, hayır düş değil bu... buradasın... bu büyülü dünyada.... bak bir de fotoğraf bile çekebiliyorsun... dalıyorsun.. bu sensin... GERÇEKTEN...
Bir mavi dünya.... derinler... suyun enerjisi, renklerin büyüsü, görselliğin şakası güzelliği... o inanılmaz armoni....Suyun dışında asla yan yana gelemez diye düşündüğümüz... birbirine gider gitmez diye tartıştığımız onca rengin... bu derin mavi içindeki şımarık tonları.. o uyum... o nefaset... o zarafet... o naif dünya...
Bakmaya doyamadım... bırakın anlatmayı.. ben henüz gelemedim bile... her gözümü kapadığımda o reef 'lerdeyim hala.. o mercan, bu mercan geziyorum.. aralarda balıklarla oynaşıyorum... aşağıdan bakıyorum tepeden yayılan ışıkta salınan binlerce objeye... öylece kalasım geliyor hala... saatlerce seyredesim... hiç yetmeyen dip sürelerinden dertliyim sadece... dahasını istiyor bünyem.. her çıkışta daha dahasını hem de... illaki devam... her koşulda... bu yoldayım bundan sonra... adım adım da olsa...
Öyle çok ki anlatacak şey... hangisini anlatayım.. ya da en doğrusu çok konuşmamak mı bu konuda.. ne kadar anlatsan eksik kalır bir tarafı... fotoğraflarım var... çocuk telaşlarımla çektiğim... 1600 den fazla basmışım deklanşöre 12 dalışta..:))).. bir kaçı çok özel olmuş.. kendim bile beğendim bu acemi halimle...sonra videolar Yusuf hocanın çektikleri.. iyi ki var onlar.. yoksa beynim kolayca diyebilir "hepsi birer ilizyon, abartma, düş gördün yine sen" :)))
Öyle bir enerjisi var ki o maviliklerin...dalışın ilk dakikalarında yakalıyor sizi... bütünleşiyorsunuz etrafla.. O akıl almaz armoninin bir parçası oluyorsunuz... öyle sık şükrettim ki.. bunları yaşayabildiğim için.. orada olduğum için... farkındalığım için... ben olduğum için... bakabildiğim, görebildiğim için... en çocuksu duygularımla zıplayıp dansettim suyun ahengiyle bir...
Su dünyasına hep daha yakın hissettim ben kendimi, su üstüne göre :))... nedensiz, tarifsiz, sorgusuz... o rengarenk düşsel ortamda... içimdeki renklerin tüm tonları sarmaladı beni... ben de mavi oldum en ebrulisinden... renklerim geldi.. renklerim taştı.. kocaman gözlerle baktım etrafa... oyun bahçesinde zamanı unutmuş bir çocuk gibi...
Tüm bu ihtişam, renk cümbüşü, bu senfoni.... bir de sessiz... bir de duru.... bir de sakin... telaşsız... hızla kaçan, uzaklaşan balıklar bile değiştirmiyor o huzur algısını... boşlukta salınır gibi.. yavaşlığın şahikasında dans... sadece bir nefes mesafesinde seyirler... telaş sadece gözler de... onun da derdi daha dahası... hangi yana baksa, sanki diğer yanda kalır gibi aklı.. diğer yanda atladıkları, kaçırdıkları... gözler herşeye değme, görebilme, bakabilme telaşında... beyin ise huzurlu... o teslim olmuş zaten taaa en başta... kaydediyor anında gözlerden akanları... ama o duygu asıl kaydettiği ve kocaman bir mutluluk.....
İşte böyle dostlar... ne çok şey gördüm... becerebildiğimce görselledim... reef dalışı, mercan dalışları, batık dalışı, gece dalışı derken 12 dalış oldu Sharm da... yüzlerce kare foto... video bile çektim Thistlegorm batığında... ama asıl olan hissettiklerim... şaşkınlıklarım, sevinçlerim, gözlerimi ıslatan mutlu hallerim...
En son dalışta... üç metre dekosunda suyla sohbetim... gönlümden taşan o koca "teşekkürüm"....
"Burada olduğum için, bunları yaşayabildiğim için, bakabildiğim, görebildim, hissedebildiğim için, ben olduğum için, fark edebildiğim için sonsuz teşekkürler evren sana"......
Gözlerim nemli çıktım son dalıştan yukarı... devam edeceğim dedim... ey su... bekle beni :))
Sevgiyle
Bir mavi dünya.... derinler... suyun enerjisi, renklerin büyüsü, görselliğin şakası güzelliği... o inanılmaz armoni....Suyun dışında asla yan yana gelemez diye düşündüğümüz... birbirine gider gitmez diye tartıştığımız onca rengin... bu derin mavi içindeki şımarık tonları.. o uyum... o nefaset... o zarafet... o naif dünya...
Bakmaya doyamadım... bırakın anlatmayı.. ben henüz gelemedim bile... her gözümü kapadığımda o reef 'lerdeyim hala.. o mercan, bu mercan geziyorum.. aralarda balıklarla oynaşıyorum... aşağıdan bakıyorum tepeden yayılan ışıkta salınan binlerce objeye... öylece kalasım geliyor hala... saatlerce seyredesim... hiç yetmeyen dip sürelerinden dertliyim sadece... dahasını istiyor bünyem.. her çıkışta daha dahasını hem de... illaki devam... her koşulda... bu yoldayım bundan sonra... adım adım da olsa...
Öyle çok ki anlatacak şey... hangisini anlatayım.. ya da en doğrusu çok konuşmamak mı bu konuda.. ne kadar anlatsan eksik kalır bir tarafı... fotoğraflarım var... çocuk telaşlarımla çektiğim... 1600 den fazla basmışım deklanşöre 12 dalışta..:))).. bir kaçı çok özel olmuş.. kendim bile beğendim bu acemi halimle...sonra videolar Yusuf hocanın çektikleri.. iyi ki var onlar.. yoksa beynim kolayca diyebilir "hepsi birer ilizyon, abartma, düş gördün yine sen" :)))
Öyle bir enerjisi var ki o maviliklerin...dalışın ilk dakikalarında yakalıyor sizi... bütünleşiyorsunuz etrafla.. O akıl almaz armoninin bir parçası oluyorsunuz... öyle sık şükrettim ki.. bunları yaşayabildiğim için.. orada olduğum için... farkındalığım için... ben olduğum için... bakabildiğim, görebildiğim için... en çocuksu duygularımla zıplayıp dansettim suyun ahengiyle bir...
Su dünyasına hep daha yakın hissettim ben kendimi, su üstüne göre :))... nedensiz, tarifsiz, sorgusuz... o rengarenk düşsel ortamda... içimdeki renklerin tüm tonları sarmaladı beni... ben de mavi oldum en ebrulisinden... renklerim geldi.. renklerim taştı.. kocaman gözlerle baktım etrafa... oyun bahçesinde zamanı unutmuş bir çocuk gibi...
Tüm bu ihtişam, renk cümbüşü, bu senfoni.... bir de sessiz... bir de duru.... bir de sakin... telaşsız... hızla kaçan, uzaklaşan balıklar bile değiştirmiyor o huzur algısını... boşlukta salınır gibi.. yavaşlığın şahikasında dans... sadece bir nefes mesafesinde seyirler... telaş sadece gözler de... onun da derdi daha dahası... hangi yana baksa, sanki diğer yanda kalır gibi aklı.. diğer yanda atladıkları, kaçırdıkları... gözler herşeye değme, görebilme, bakabilme telaşında... beyin ise huzurlu... o teslim olmuş zaten taaa en başta... kaydediyor anında gözlerden akanları... ama o duygu asıl kaydettiği ve kocaman bir mutluluk.....
En son dalışta... üç metre dekosunda suyla sohbetim... gönlümden taşan o koca "teşekkürüm"....
"Burada olduğum için, bunları yaşayabildiğim için, bakabildiğim, görebildim, hissedebildiğim için, ben olduğum için, fark edebildiğim için sonsuz teşekkürler evren sana"......
Gözlerim nemli çıktım son dalıştan yukarı... devam edeceğim dedim... ey su... bekle beni :))
Sevgiyle
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)