16 Ocak 2013 Çarşamba

Evcilik Oyunu..

" ..............
  hep görerek büyüdük yanlışları
  bizler yapmayacaktır
  özenerek kurduk düşlerimizi
  bizler yaşayacaktık....
...................................."
....................................
.....................................
" Oysa istemezsek de
  unuttuk düşlerimizi
  evler kurduk sessiz ve karanlıktan
  yaşamlar kurduk
  uzak yaşanan
  eski düşler artık
  bir karabasan
  ve yepyeni düşler kurduk
  bizsiz yaşanan.................."


Tıp fakültesinde 4. sınıftaydım bunları yazdığımda... Diş Hekimliği fakültesinin Tiyatro topluluğu Adalet Ağaoğlunun Evcilik Oyunu adlı piyesini oynuyordu... Müzikli bir oyundu... Metin abi (Metin Alatlı) müziklerini yapmış, ben de sözleri yazmıştım....

22-23 yaş civarındaydım....

Tümüyle unutmuşum... Seneler sonra bir arkadaşla o günleri konuşmasak asla hatırlamayacaktım... hiç biri kalmamış elimde... iki oyun oynamıştık... onca uğraş... ne acı hiç bir şiir/ şarkı kalmamıştı bana...

Hatırladım bu sözleri... arkadaşım söyleyince...

Amma büyük sözler etmişim.. daha o yaşta... "yaşayacaktık" demişim bakarmısınız... "yaşayacağız" değil... bir o kadar da olmayacağını kabullenmek.... hem de daha o yaşta.... biraz komik, biraz ironik..... ama haklıydık da maalesef çoğu durum da....

Yanlışları görmek... farkında ayrımında olmak yetseydi keşke..... özenerek kurulan düşler.... ince ince dokunan hayaller.... sonra.... bir duvar gibi gerçekler.... binlerce, milyonlarca kere tekrarlanan benzer yanlışlar.... zorluklar zorunluluklar.... olmazları, olmalıları ile .... aynı nedenlerle de aslında.... hangi bilmeler yetmiş ki gerçeklik duvarını aşmaya...

Nedir o halde.... düşler mi hatalı... yapılanlar, yaşananlar mı.... idealiz ederken pervasız mıyız yoksa... ya da cesaretimiz mi yok bunları yaşamaya....

Statüko.... bunca önemli mi... her durumda.... korunması zorunlu sanki... sanki sessiz bir anayasa.... "aman haaa.... yoksa.....".... iyi de.... bir de dönüp baktığında.... düşleri hatırladığında... o uzak yaşamlarda kendine baktığında.... giderek daha daha....

Cesaret hangisinde.... gitmek mi kalmak mı git geldiğinde.... ya eski düşler??? çok bilinmeyenli denklem gibi... bilemedim vallahi.....

Sevgiyle :)


9 Ocak 2013 Çarşamba

Doludizgin sürüklenmek... seyretmek... sakin...

Bugünlerde çok ilginç hissettiklerim...

Evren diye diye, sanırım öyle çok mesaj gönderdim ki evrene... şu anda hangisi gerçekleşmekte... ben de anlayamadım...

Son zamanlarda yaşadıklarım... yavaş yavaş şekillenen şeyler... ardımda kalan ya da kalacak olanlar... nereye sürükleniyorum... nereden çekilip nereye itiliyorum... belirsiz....

Bu hangi mesajın gerçekleşmesi... tam da git gelme durumlarındayken.. tam da bir "yeniden" acabalarındayken... ama kararsızken.. ama tereddütlüyken... sanki evren kolaylaştırıyor karar vermemi... kolaylaştırıyor bu "git" durumunun gereğini... sanki baktı ben yeterince cesur değilim... tamam dedi, ben senin yerine seni o duruma yönlendiririm...

Öylesine hızlandı olan bitenler.... statüko korunamaz hale geliyor giderek... işler arap saçı... çözüm zor... o halde görünen tek çözüm " statüko durumunu bozmak" kalıyor görünen...

Eş zamanlı yolculuk gereklilikleri... uzaklardan bir nefes... çok eskilerden bir sıcaklık... çağırıyor sanki... "uzaklar" gündemime giriyor pervasızca... hem de ne giriş... hiç biri benim mutadım değil... ben bence davransam bunların hemen hiçbiriyle uğraşmam, bilirim o kadar kendimi... ama işte bir şey geçen seneden beri itekliyor habire... ve ben sadece yapıyorum gerekenleri... ve tam da şu günlerde, bu seçeneğin etrafında yaşananlar... başlangıçta sadece bir fantezi ya da hoş bir uzak alternatif iken... birden daha bir "gerçek" olarak gündemimde... tam da bu sırada... statükonun korunamaz hale geldiği bu günlerde... tam da yıllar sonra aniden yaşananlarda....

Sanki bir dekor hazırlanıyor ve ben seyrediyorum... sanki bir kutu pazılın başındayım, parçalar kendi kendine yerine yerleşiyor ama ben hala resmin tamamını göremiyorum....

Bir yere sürükleniyorum... evren benim için bir kurgu hazırlığında sanki... her yönden uçuşan pazıl parçalarını görsem de... sadece seyrediyorum... sonucu bilemeden... sonrasını kestiremeden...

Ürküyor muyum? aslında hayır... evrene gönderdiğim mesajlarda bir karışıklık olabilir mi? Evet belki de... ama oldukça sakinim bir şekilde.... içimdeki "akışına bırak" sesini dinliyorum...

Evren bana "git" diyor... iyi de "nereye????"...

Sevgilerimle....
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...