Çektiğim sualtı fotoğraflarını bilgisayarda büyütünce.... evet dedim... evet, bin defa evet.... her yakınlaştırma da yeni yeni görseller giriyor kareye.... gözün görse bile alamadığı... yakından bakmadıkça göremediği ne varsa... o minicik canlılar... gizli, masum, gururlu.... görebildiklerimiz ne kadar az aslında....
Yakından bakabilmek... ne kadar yakın bakabilir iki göz... ne kadarını alabilir fikir dünyamız... görüp de anlayamadıklarımız... baksak bile göremediklerimizin yanında.... bir de detaylarda saklı olan başkalıklar.... rengarenk.... ne çok şeyi kaçırıyoruz işte... yeterince yakından bakmadıkça....
Bakmak... görmek... algılamak....anlamak...
Ne kadar yakına bakabilir ki insan.... görmek için... ürkmeden... kaçmadan... yavaş yavaş... daha yakına... kaldırabilir miyiz onca yükü... hangi yürek... hangi dünya... varlarımızı zar zor taşırken biz... bir de onca yenileri... yormaz mı bünyeyi... yok saymanın kolaylığı yanında... koca koca bakarken bile görmeme becerisi gelişiverir kolaylıkla....
Yakına... daha yakına bakmak için cesaret gerek... gördüklerimiz... göreceklerimiz... görebileceklerimiz...
Hadi bir cesaret... daha yakına... kaçmadan... ürkmeden... kaçırmadan...
Rengarenk detaylarda öyle çok şey saklı ki... kendi iç detaylarımızda... dış dünyamızda... işte suyun atında... her yerde ve her şeyde.... yüzleşmek gerek... kabullenmek gerek... affetmek gerek...anlamak gerek.... ve sonunda zenginleşerek.... daha dahası için bakmak gerek... işte ondan sonrası tarifsiz bir lezzet.... tatmak gerek...
Ama önce bakmak gerek....
Sevgiyle :)
bakmak yetmez bence gormek lazım .ama gorme eylemı ıcın once bakmak lazım :))
YanıtlaSilve de bakmak için cesaret :)
Silinanmazsın ama bu sabah benzer bişey düşündüm.. makro çekim .. ve empresyonizm hakkında.. hatta şu monet sergisine beraber mi gitsek de .. bunu tartışsak bilemedim ne dersin =)
YanıtlaSilKeyifle derim.... en kısa zamanda ataletim... çok da özledim :))
Sil