23 Ekim 2012 Salı

Hayallerim gerçek oluyor :)))

Çok heyecanlıyım çokkk....

Bunca yıllık dalma ve sualtı fotoğraf çekme hayalleri bir bir gerçek olunca... bir de üstüne yarın başlayacak olan Kızıldeniz macerası eklenince... içimdeki kıpırtılar tarifsiz :))

30 ağustosda eğitim dalışları.. 15 sene öncesi dalışlardan arta kalanlar... üstüne 4 dalış ile sonunda brövem elimle... oleyyy artık mektepli oldum :)) çocuk gibiydim suyun altında... derinde, eğitimden arta kalan zamanlarda el çırptım, zıpladım, dans ettim hatta çaktırmadan... burada olmayı çok seviyorum dedim binlerce defa... öyle özlemişim ki... öyle iyi hissettim ki... öyle bütünleştim ki... her taraftan, bakışlarımın ısındığı her noktadan " merhaba, hoşgeldin, nihayet geldin..." sözlerini duyabiliyordum... ağzımda regülatör zor duruyordu kelebek tebessümlerim, sessiz kahkahalarımdan... aşağıdan su yüzeyine baktım... kumlara taşlara baktım.. usul usul incitmeden dokundum, okşadım... "hoşbuldum..." dedim binlerce defa... işte öyleydi derinliklerle kavuşma...

Sonra Bayramda ki Kızıldeniz programını öğrendim... lütfettiler benim gibi bir acemi de görebilsin diye o güzellikleri.. tabii gelebilirsin dediler... inanamadım.. gerçekmiydi gerçekten... "ama ben bu acemi halimle :)) vayyy beeee... bu benim hayalimden de öte..." dedim kendime...


Kızıldeniz'de yük olmamak için daha daha... birkaç dalış daha yapsam iyi olur diye düşündüm... ve Antalyada ki kongre öncesinde 3-4 günlük bir dalış molası planladım... bu arada arkadaşlarımın da yardımıyla fotoğraf makinesi bile edindim... Teşekkürler Mehmet ve Nerime... sayenizde ne diyeyim :))

İşte yine eş zamanlı olarak, tam da benim Kaş'a dalış deneyimimi arttırmak için gideceğim tarihler de Ateş Evirgen'in kaş ta bir " Sualtı Fotoğraf Atölyesi" organize ettiğini öğrendim... ben ki henüz cep telefonu dışında fotoğraf çekmemiş, acemi dalgıç ve acemi fotoğrafcı halimle.... haddim olmayan bu çalışmaya gitmek için Ateş Beyle de konuştum :)) o da tamam gel deyince, ben yine inanamayarak çocuklar gibi sevindim... öyle böyle değil...

Sonra Kaş... ilk dalışlar... ilk fotoğraf deneyimlerim... Ateş Beyden öğrendiklerim...Murat beyden dinlediklerim... sualtına da alışırken daha daha, bir de elimden geldiğince kadrajımda... yok böyle bir keyif... resmen define avı gibi.. her kuytuda, her tarafta, her kayada saklı bir cennet... denizin bana sundukları... öyle bir acemi şansı... ilk dalışta gördüğüm ahtapot, kocaman orfoz, tüplü kurtlar, caretta vs vs vs... sonrasında her dalışta farklı biri başrolde... becerebildiğimce fotoğrafladıklarım... tombul deniz yıldızım... benimle oyun oynayan küçük orfoz... bir kovukta önce kuyruğunu gördüğüm dev müren.. en naif zarif haliyle salınan deniz lalesi... ve daha niceleri... hele bir de beğenilince çektiğim acemi fotoğraflarım... vallahi dokunmayın keyfime... işte öyle :))

Yarın da sonunda Kızıldeniz... nasıl heyecanlanmam ben... dalgıçların Mekke sine yolculuk... ben 2 ay içinde nereden nereye... eğrisi doğrusuna mı dersiniz... çok istemiştin oldu mu dersiniz... evren enerjisi önünü açtı mı dersiniz...

Ve sonunda düşlerimdeki şey.. Kıızldeniz'de dalmak...

Dönünce anlatırım kalanını... Söz bol bol resimler ve izlenimlerle....
Sevgilerimle... iyi bayramlar hepinize :))


16 Ekim 2012 Salı

Yakından bakabilmek....

Çektiğim sualtı fotoğraflarını bilgisayarda büyütünce.... evet dedim... evet, bin defa evet.... her yakınlaştırma da yeni yeni görseller giriyor kareye.... gözün görse bile alamadığı... yakından bakmadıkça göremediği ne varsa... o minicik canlılar... gizli, masum, gururlu.... görebildiklerimiz ne kadar az aslında....

Yakından bakabilmek... ne kadar yakın bakabilir iki göz... ne kadarını alabilir fikir dünyamız... görüp de anlayamadıklarımız... baksak bile göremediklerimizin yanında.... bir de detaylarda saklı olan başkalıklar.... rengarenk.... ne çok şeyi kaçırıyoruz işte... yeterince yakından bakmadıkça....

Bakmak... görmek... algılamak....anlamak...

Ne kadar yakına bakabilir ki insan.... görmek için... ürkmeden... kaçmadan... yavaş yavaş... daha yakına... kaldırabilir miyiz onca yükü... hangi yürek... hangi dünya... varlarımızı zar zor taşırken biz... bir de onca yenileri... yormaz mı bünyeyi... yok saymanın kolaylığı yanında... koca koca bakarken bile görmeme becerisi gelişiverir kolaylıkla....

Yakına... daha yakına bakmak için cesaret gerek... gördüklerimiz... göreceklerimiz... görebileceklerimiz...

Hadi bir cesaret... daha yakına... kaçmadan... ürkmeden... kaçırmadan...

Rengarenk detaylarda öyle çok şey saklı ki... kendi iç detaylarımızda... dış dünyamızda... işte suyun atında... her yerde ve her şeyde.... yüzleşmek gerek... kabullenmek gerek... affetmek gerek...anlamak gerek.... ve sonunda zenginleşerek.... daha dahası için bakmak gerek... işte ondan sonrası tarifsiz bir lezzet.... tatmak gerek...

Ama önce bakmak gerek....

Sevgiyle :)

9 Ekim 2012 Salı

Ey hayat....sana yer bile açtım :))

Tamam bırakıyorum....
akışına...
Tamam zorlanma yok...
yokuşuna....
Kolay olmalı tamam...
kolayına...
Derin bir nefes alıp
Dalıyorum koynuna....

Tek tek hissederek
bendeki beni
Tek tek gevşettim
gerilmeleri
Tek tek affettim
başta kendimi...

Ey hayat... hazırım...
yerini açtım..
Bak derin bir nefes bile aldım...

Bir gülümseme yerleşti dudaklarıma...
Bir de yakıştı ki
hiç sorma...
Hazırım bak...
Aynen öyle...akışına...

Ey hayat....
şimdi sıra sana geldi...
Artık sahne senin...
biri hadi mi dedi? :))))




8 Ekim 2012 Pazartesi

Akışına bırakabilmek....

Güvenmek gerekir hayata bazen...
Yormadan, yorulmadan....
Zorlamadan, zorlanmadan...
Getirdiklerine, götürdüklerine,
Git gelmelerine, kal gelmelerine,
Vazgeçmelerine....bitmelerine,
Üstünü örtmeden, en çıplak halleriyle....
Akışına bırakabilmek gerek... bazen...

Sessiz bir vedalaşma...
Saygılı bir teslimiyet...
Virgül değil, nokta gerek...
Yürümek gerek..... bazen....

Geçmişin şefkatli kollarından sıyrılıp,
En hevesli cesaretinle kuşanıp,
En ihtişamlı halini bulup, çıkarıp,
Eskimiş yükleri külliyen bırakıp,
Ve kendini yeniden yanına alıp
Yaşamın akışına karışmak gerek.... bazen...

Bir döngüsü vardır hayatın,
Bir zamanı, olanla olacakların,
Ne önce ne de sonra...sadece akışına..
Gerek yok ki öyle zorlanmalara..
Zor olanda bir yanlış vardır.... bazen...

Gizli bir armonidir hayat...
Karıştığında sesler, düşler ve yaşanan...
Bir durup dinlemek gerek.... bazen...
Eş zamanlı tınılarda uyumu
Karışmış notalarda kaosu
Ritmi yakalamanın coşkusu
Hayatın ritmini bulmak gerek...
Akışına bırakabilmek gerek.... bazen...

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...