Çok sıcak...
Resmen ısırıyor güneş...
Buna rağmen kaçasım gelmiyor.. hep karşısına oturasım var...
Işığı gördüm ve ayrılmak gelmiyor içimden.......
Çok mu özlemişim tüm kış... bu nasıl bir açlık güneşe ışığa... doymuyorum...doyamıyorum... nedeni... ben de bilemedim :))
İnsan bazen kendini izliyor.... sadece... akıl erdirmek, akıllı olmak ya da akil beklentiler mi... çok saçma... hele bırakınca akışına... izlemek daha bir eğlenceli, heyecanlı oluyor... şaşırarak, aaa yok artık diyerek, hadi canımlarla, bazen gururlu, bazen utangaç, bazen en kızgın eleştirisel tarzda... izleyip duruyorsun kendini...
Ancak, alışkanlık da yapıyor bu çok müdahil olmama, olamama durumu... sadece performans sonrası yazan sahne eleştirmenleri gibi.... izleyip izleyip ardından yorum yapıyorsun yaşananların... ama itinayla sadece ardından... yaşarken ise her şey akışına....
Çok sıcakmış, acıyormuş, can yakıyormuş, ısırıyormuş ya da bağımlılık yapıyormuş bakmadan... sadece "öyle hissettim, öyle istedim ve öyle yaptım" diyerek.... kendini ardından takip ederek.... bodoslama gidiyorsun güneşin, ışığın üstüne üstüne...
Gözün kamaşabilir... net göremeyebilirsin... rüzgar vardır yandığını hissetmeyebilirsin... uyuyup kalıp kavrulduktan sonra fark edebilirsin....
Ilık bahar güneşi ile temmuz güneşi bir mi.... asla değil... ama işte güneş ya.... kaçmayacaksın ya... artık sonrası sonraya diye diye... yanadabilirsin...
Sendeki sen veya senler koro halinde şikayet etse de...gün doğumundan gün batımına... gidersin ışığın üstüne üstüne... "gölgeyi hiç sevmedin ki sen zaten"... diye diye kendi kendine...
Akışına... içinden geldiği gibi... spontane.... ışık hüzmesiyle dans ederek sürekli... acısa da hissetmezsin ki zaten... acı da, keyif de, seçim de senin... kime ne...
Hadi bakalım, yine ışık yine ışık.... birlikte rüzgar da olsun....iyi seyirler olsun :))
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder