Bugün ayrı ayrı sohbetlerde benzer bir konuyu konuştuk, rastlantısal bir devamlılıkla...
Bir yanda çocuğun çok da anlam ifade etmediği durumlar, ürküten bir sıradanlık, çıplak gerçekçilik...
Bir yanda teslim olmuş, yönetilen, çocuk erkil aile yapısı... bir uçtan ötekine... peki denge nerede?
Çelişkili... düşündürücü... biraz irkiltici hatta...
Düşündüm...
Anlatmak istedim sizlere de....
Çocuk cerrahı bir arkadaşım anlatıyordu;
Pervin hanım, iri yarı bir anadolu kadını... çocuklarından birinin doğumsal anomalisi var... devamlı tedavi altında... bol çocuklu, tek odalı evde yaşayan bir anne...
Randevularından birine gelmemiş... Bir ay sonra geldiğinde sordum;
- Niye gelmedin önceki randevuna...
- Cenazemiz vardı...
- Hayrola başın sağ olsun...
Pervin hanım yüzüme baktı, mimiklerini hiç değiştirmeden;
- Sağ ol doktor, gece su içmeye kalkmıştım, bizim en küçük numaranın üstüne basmışım farkında olmadan, kaybettik, ondan gelemedim....
Bunca normal, bunca gündelikti kaybı.... doğal ve sıradan bir üzüntü ile anlatmıştı...
Doktor arkadaşım bir anı daha anlattı yaşadığı;
Bir yeni doğan bebek aldık yoğun bakıma, mide barsak sisteminde ciddi anormallik olan, şansı az, bakımı uzun, bir sürü ameliyat gereken.... babasının onayı lazım yatırıp tedaviye başlamak için... ama adam bi türlü ikna olmuyor... alıp götürmek istiyor çocuğu...
Çocuk cerrahı bir arkadaşım anlatıyordu;
Pervin hanım, iri yarı bir anadolu kadını... çocuklarından birinin doğumsal anomalisi var... devamlı tedavi altında... bol çocuklu, tek odalı evde yaşayan bir anne...
Randevularından birine gelmemiş... Bir ay sonra geldiğinde sordum;
- Niye gelmedin önceki randevuna...
- Cenazemiz vardı...
- Hayrola başın sağ olsun...
Pervin hanım yüzüme baktı, mimiklerini hiç değiştirmeden;
- Sağ ol doktor, gece su içmeye kalkmıştım, bizim en küçük numaranın üstüne basmışım farkında olmadan, kaybettik, ondan gelemedim....
Bunca normal, bunca gündelikti kaybı.... doğal ve sıradan bir üzüntü ile anlatmıştı...
Doktor arkadaşım bir anı daha anlattı yaşadığı;
Bir yeni doğan bebek aldık yoğun bakıma, mide barsak sisteminde ciddi anormallik olan, şansı az, bakımı uzun, bir sürü ameliyat gereken.... babasının onayı lazım yatırıp tedaviye başlamak için... ama adam bi türlü ikna olmuyor... alıp götürmek istiyor çocuğu...
- Ölür hemen uzun yaşayamaz yanınızda...
- Seni savcıya ihbar ederim, öldürüyorsun bebeği elinle....
Yüzüme baktı... doğrudan, yapmacıksız, keskin, acabasız...
- Doktor, evde var 9 tane daha, sen yatırınca bu bebeği benden türlü şeyler isteyeceksin, bakım için, eksikler için vs, hal böyle olunca ben diğerlerine bakamam, onlar ölür, daha mı iyi......
İşte bu kadar netti seçimi... dedim ki kendime, sen kim insanları yargılamak kim, çocuğun anlamını sorgulamak kim....
Bu kadar normaldi çocuğun doğumu da ölümü de... varlık anlamı sorgulanmadan, değeri üzerine kafa yormadan... doğadaki enikler gibi... aralarından yaşayan benimdir.. gerisi telef olabilir...
Böylemiydi eskiden çocuğun anlamı gerçekten... gelişi gidişi, dayanıp büyümesi...çelikleyip ayıklama adetleri... günlük hayata, yada hayata etkisi... bumuydu gerçekten.... ana erkil, baba erkil hayatta çocuk sıradandı... önemi, öncelikleri çok düşünülmezdi... öylemiydi... öyleydi...
Peki biz hangi arada "çocuk erkil aileler" haline geldik... çocuklar ne zaman iktidarı ele geçirdi.. özellikle eğitimli, çalışan anne baba çocukları evdeki tek hakim..yada ayrı çiftlerinkiler.... ne yeneceğine, ne seyredileceğine, nereye gidileceğine onlar karar veriyor...
Araba reklamlarına dikkat ettiniz mi... tümüyle çocuklara yönelik artık... yeni x jenerasyonu bu... pazarlamacılar çözmüş bu dinamiği.. tüm araç pazarlamalarının hedefinde çocuklar... evde alınacak araba için bile onların sözü geçiyor...
90 larda yeni milenyumun başlarında çocuk psikologları, ebeveynlere çocukları ile arkadaş olmalarını öneriyordu... böylece çocuklar iktidara geldi.. şimdilerde psikoloji bundan caydı ve çocuğun ailedeki rolünü "çocukluk" olarak belirlese de... artık olan oldu... geri dönüş de, anne babaları bu konuda ikna etmek de zor...
Bir uçtan bir uca kaydık toplumlar olarak.... ortası bakalım kaç nesil sonra gelecek... arada kayıp nesillerin yaşayıp göreceği neler var kim bilir....
Dengeyi tutturmak her konuda olduğu gibi bu konuda da zor gibi...
Çocuk erkil olmayı reddetmeyen sevgili dostlar... en azından bir kere daha düşünün emi...
Sevgiyle :)))
Böylemiydi eskiden çocuğun anlamı gerçekten... gelişi gidişi, dayanıp büyümesi...çelikleyip ayıklama adetleri... günlük hayata, yada hayata etkisi... bumuydu gerçekten.... ana erkil, baba erkil hayatta çocuk sıradandı... önemi, öncelikleri çok düşünülmezdi... öylemiydi... öyleydi...
Peki biz hangi arada "çocuk erkil aileler" haline geldik... çocuklar ne zaman iktidarı ele geçirdi.. özellikle eğitimli, çalışan anne baba çocukları evdeki tek hakim..yada ayrı çiftlerinkiler.... ne yeneceğine, ne seyredileceğine, nereye gidileceğine onlar karar veriyor...
Araba reklamlarına dikkat ettiniz mi... tümüyle çocuklara yönelik artık... yeni x jenerasyonu bu... pazarlamacılar çözmüş bu dinamiği.. tüm araç pazarlamalarının hedefinde çocuklar... evde alınacak araba için bile onların sözü geçiyor...
90 larda yeni milenyumun başlarında çocuk psikologları, ebeveynlere çocukları ile arkadaş olmalarını öneriyordu... böylece çocuklar iktidara geldi.. şimdilerde psikoloji bundan caydı ve çocuğun ailedeki rolünü "çocukluk" olarak belirlese de... artık olan oldu... geri dönüş de, anne babaları bu konuda ikna etmek de zor...
Bir uçtan bir uca kaydık toplumlar olarak.... ortası bakalım kaç nesil sonra gelecek... arada kayıp nesillerin yaşayıp göreceği neler var kim bilir....
Dengeyi tutturmak her konuda olduğu gibi bu konuda da zor gibi...
Çocuk erkil olmayı reddetmeyen sevgili dostlar... en azından bir kere daha düşünün emi...
Sevgiyle :)))
jesi x kuşağı çoktan bitirdik hatta y kuşağınıda
YanıtlaSilsıra z kuşağında 1990 sonrası cocuklar asıl erkkılıgı orada gor :))) jack
onlara ne kuşağı denebilir peki...aslında gerçekten kaybedilen kuşaklar...farkında olmaları giderek imkansızlaşıyor... ne yazık...
Sil