Öğrenmek... doğumdan ölüme... farkına vararak.. ya da doğaçlama... aldıklarımız, algıladıklarımız, kopyaladıklarımız, sezdiklerim, hissettiklerimiz....
Beynimiz sürekli bir kayıt durumunda.... ne görse, ne duysa, neye dokunsa kaydediyor aslında... bilinç düzeyimizin çok üzerinde bir kayıt durumundayız kısaca...
Tüm bu kayıtlar arasında; isteyerek, dertlenerek, uğraşarak öğrendiklerimiz de var... sadece kaydedip kullandıklarımız da... doğru kabul ettiğimiz yanlışlar... ya da yanlış diye kaydedilmiş doğrular... dönüp bir daha düşünmediğimiz... öylece kabul edip biriktirdiklerimiz... bize yapışmış ezber söylemler bunlar... yeri geldimi ortaya çıkarıp kullandığımız dogmalar onlar... farkında bile değiliz nerede nasıl kaydedildiğinin... ah bu ezber söylemlerimiz..
İnsan şaşırıyor üstlerine düşüp irdelemeye başlayınca... "ya tabiii yaaaa" oluyor, farkına varıp o günkü aklıyla düşünmeye başlayınca.... farklı bir gözlük takınca, ya da farklı bir pencereden bakınca...
Bazen de reddettiğimiz kavramlar var... sıradan, günlük, beylik, amiyane laflar onlar... ama zaman içinde damıtılmış, denenmiş, yaşanmışlıklar bir çoğu... fark ediveriyoruz tam yerine geldiğinde... ya aslında tam da öyleymiş deyiveriyoruz kendimizden utanarak bazen de...
Tüm bu kopyaladıklarımız, ezber söylediklerimiz... oysa zaman zaman kendi kayıtlarımızı taramak lazım tarafsız... inandıklarımızı, sınırlarımızı, tabularımızı, korkularımızı, olmazlarımızı, olurlarımızı... bugünkü biz olarak... bugünkü düşün dünyamızla harmanlayarak... bugünden doğru yorumlayarak, irdeleyerek... görün bakın ne çok şeye farklı bakacaksınız... eşeleyip deşeledikçe... hayretle ve şaşkınlıkla sessiz çığlıklar bile atacaksınız... öyle çok şeyde var ki bu ön kabullerimiz... ezberlerimiz ve biz... :))
Benzer durumlar ilim bilim dünyasında da var....seneler önceki araştırmalara atıfda bulunup konuşuyoruz habire... dönüp bakmamışız çoğu defa...ezber söylemler olarak dönüp duruyor dillerde... çoğumuzun fikri var bilgi desteği yetersiz...üstüne düşüp düşünmemişiz ki hiç..
Son yıllarda " östrojen" konusunda, son günlerde "protein" konusunda dertlenip okudukça... yaşayıp uyguladıkça.... burada yeni gözlükler gerek diyorum... tıp dünyası ezber söylemlerden kurtulmalı... yeni soluk, yeni bakış, yeni araştırmalar gerekli... reddetmeden, zararlı demeden, neyin neden olduğuna yeniden bakmak gerekli bence...
Yazacağım östrojeni de, proteini de ayrı ayrı.... bence olanla beraber... okuyorum, araştırıyorum şimdilik.. ama yaşadıklarım öyle gerçek ki... bunları da söylemek lazım... bağırasım var mesela " her kadın östrojen kullanmayı hak eder" diye.... ya da " dengeli beslenmede önerilen protein miktarı daha yüksek oranda olmalı" diye... her iki konu da benim ihtisas alanımda değil, biliyorum... o nedenle habire okuyup, inceliyorum...
Yeniden östrojen kullanmaya başladıktan sonra fark ettiklerim.... protein yüksek beslenmeye başladığımda çok daha kolaylıkla kilo vermelerim... ve bugün hissettiklerim... tekmili birden anlatılmalı... bir misyon gibi oldu benim için...
Artık ezber söylemlere dayanamıyorum... başta da kendiminkilere...
Artık yeni şeyler söylemek lazım.... :)
Sevgiyle, güzellikler olsun hepimize....
Aslında hastalık yoktur hasta vardır diyenler de aynı şeyden yakınıyorlar değil mi! Didem
YanıtlaSilO da başka bir gerçek Didemcim... bir de bildiklerimize tekrar bakabilmeyi bilsek :))
Silhormanların konusu anlattıgım konusu anlattıgım gıbı proteını bılemem
YanıtlaSil:)
bilemem :)) öylemi?? yani bilirim de bilmem gibi de değil bu defa :)) şaka bir yana... hem hormonlar hem de protein konusu önemli... bence yani... anlatacağım zaten sırasıyla :)) bence olanı... her zamanki gibi...
Sil