23 Mayıs 2012 Çarşamba

Dertli Çileklerim :))

2000 li yılların başında, 5 arkadaşımı da kandırıp, silivrinin köylerinden birinde bir çiftlik evi kiralamıştık... bahçecilik oynayacak, keyif yapacaktır.. maksat muhabbet olsa da... ne fikirdi ama :))

Halimizi görmeliydiniz... sanki tüm çiftliği ekip biçebilecek gibi, (6 dönümdü) ilk hafta sonu belkide tüm köye yetecek tohum ıslatıp hazırlamıştık... tabii biz sadece küçücük bir alanın toprağını bile 2 gün debelenip anca hazırlayınca, tüm o ıslatılmış tohumlar da çöpe gitti... daha sonra biraz daha uğraştık, bir kaç sebze fidesi falan diktik ama boyumuzun ölçüsünü de almıştık aslında... uzaktan kumandalı ve sadece hafta sonu kullanmalı bir kır evinin pek de pratik olamayacağı ortaya çıkmıştı... bahçe macerası umduğumuz gibi olmasa da çok eğlendik... 2 sezon kiraladık orayı, keyifli sohbetler ettik... paylaşmanın keyfi bir başkaydı her zamanki gibi :))


Bahçe de ev sahibinden kalma bakla ve çilek fideleri vardı.. biz ekmemiştik.. ama hayatımda yediğim en leziz baklalardı.. kaç defa pişirdik.. bir de çilekler ve illaki çilekler.... nasıl lezizdiler anlatamam... kokulu, tatlı... o zamana kadar ben çileği hep şekerle yerdim.. o günden sonra kıyamamaya başladım o güzelim lezzeti şekerle azaltmaya :)) ve hala asla şeker yada krema koymam çileğe...

İkinci sezonun sonunda artık taşınıyorduk... gözlerim çileklere takıldı... kıyamıyordum vedalaşmaya... Birden aklıma geldi.. ya bunlar benim terasda olabilirlermi acaba dedim... bir saksıya 6-7 fide aldım.. dedim " denerim hiç olmazsa"...

Ve o çilekler tuttular... ürediler seneler içinde... pek çok saksıya yavruladılar, her sezon önce beyaz potur potur çiçekleriyle geldiler, sonrada lezzetleriyle... yaz başını kutladık hep birlikte... 2008 e kadar ben ve çileklerim biraradaydık... 2008 de Bomontiye taşındık... teras ve bitkilerle vedalaşma zamanıydı zorunlu olarak.. 10 senedir giderek ne de çok artmıştı bitkilerim.. güller, sarmaşıklar, leylak, hanımeli vsvsvs ve birde çilekler... onları ne yapacaktım.. Arıköyde evi olan bir arkadaşım yetişti imdadıma... Bizim bahçeye koyalım dedi onları.. bahçıvan da bakar.. Tamam dedim.. ve kendim götürüp yerleştirdim hepsini... ama sık sık gidip gelemedim... Bir kaç ay sonra gittiğimde birkaç bitki bozulmuştu.. ve de onca saksı çileklerden hiç biri yoktu... sordumunda arkadaşımın yardımcısı " ya onlar otomatik sulamadan uzakta kalmışlar, biz de farketmemişiz, kurumuşlar, bahçıvan da atmış" dedi... öyle üzüldüm ki ... onca senenin sessiz dostlarydık biz.. az dertleşmemiştim onlarla... yoktular artık.. içim sızladı, kendim de buldum kabahati.. ihmal etmiştim ve sevgi ihmale gelememişti her zamanki gibi... 

Geçen sene yine bomonti de terasları olan bir eve taşındım... artık bitkilerimle tekrar buluşma zamanıydı... ama götürdüklerimin çoğu yoktu.... buraya taşınırken kurtulanlar 2 saksı gül, leylak ve sarmaşıklar...gerisini bulamadım...kurtaramadım... Taşırken kurtulanları arkadaşımın bahçesinden,  baktım köşede bir kaç tane çilek fidesi.. olabilirmiydi.. bahçıvan yaşayan bir kaç fideyi oraya dikmiş oalabilirmiydi.....belki dedim belki bunlar benim çocuklarım.... Birkaç kök aldım...onları ektim gelince saksılara.... evvelki sene 8 ay küçük terası olan bir ev de daha oturmuştum geçici bir süre... küçük teraslı evde de çilek fideleri dikmiştim ama çok da ilgilenememişdim. İşte yeni eve taşınırken hepsi beraber terasın bir köşesinde yerlerini aldılar...hatta tam koyarken terasa onları, baktım bir sürü yeni kol uçlarında minik fideler...onlarca...onları da daldırdım biçok saksıya ve unuttum tümüyle, belki de yine kururlarsa üzülmeyeyim diye.... çok da umudum yoktu çileklerden ve unuttum onları...

Ama çileklerim tuttular, hepsi... geçen yaz başı da şimdi de önce çiçeklendiler sonra çileklendiler... terasın başköşesinde yerleri şimdi... ama yine dertliler... bir çileksever karga var civarda her gün bikaç tanesini taciz ediyor bu defa da....

Benim sevgili dertli çileklerim... dayanın emi... kurtardıklarımdan diyet reçel yapacağım... ve sizi çok seviyorum... :)) siz de istermisiniz :)).....................

2 yorum:

  1. Harika bir anlatı olmuş yine....Çilekleri koruma altına almaya ne dersin..sana bahsettiğim gibi misinalardan ağ tarzı birşeyler yapsan...belki işe yarar..:) eline sağlık canım..:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. canımmm teşekkürler... misinayı deneyeceğim...:))

      Sil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...