Tıp fakültesinin 1. sınıfı Beyazıt'taydı o yıllarda... FKB yılım... Hukuk ve Siyasal öğrencileriyle birlikteydik.. sene 80... ne günlerdi... dizideki geri dönüşlerle eş zamanlı ara ara gittim ben de... puslu bulanık, kahverengi beyaz görüntüler gibi... çınar altı, laleli, buhara cafesi, amfimiz... saatler süren tartışmalarımız, siyasaldakilerin "şu lümpenler" der gibi bakmaları... polisli, jandarmalı, cemseli yaşanan, silahların gölgesinde büyüttüğümüz gençlik hallerimiz...
Ben ondan öncesinde, bir sömestir İTÜ maden fakültesi metalürjide okumuştum...sene 79.. Ünv. sınavında kazandığım, heves heves açılmasını beklediğim okulum Kahramanmaraş olayları nedeniyle şubatta, o da sadece yine 1. sınıflara açılmıştı... ilk gün tanışmıştık "forum" toplantılarıyla... ürkmüş civcivler gibi sokularak birbirimize... abilerimizin ablalarımızın o yüksek tınılı konuşmalarını.. sloganlarını.. haykırmalarını dinledik... Kimisi bir misyoner ciddiyeti ile biz "lümpen" takımının gönüllü eğitmenliğini üstlendi.. forumlar basıldığı zaman o eski maçka binasında nerelere saklanacağımızı, koşarken çarptığımız eli silahlı askerlerin yerlerini, okula uzaktan bakıp "evet bu gün gitmeyelim" kararımızın çoğu defa ne isabetli olduğunu öğrendik zamanla....
İTÜ den sonra Tıp Fakültesini biraz yadırgasam da... benzer hava, fazla gecikmeden tıpta da hissedilmeye başladı... evet, taraf olmalıydık... fanatik hemde.. beklenen buydu... öteki olmadan sıradaki olunmuyordu... ortada kalanlar ağır eleştiriliyor, akıl-fikir fukarası muamelesi görüyordu.. okuyor, okuyor... tartışıyor, tartışıyorduk... her yerde, hepimizde az yada çok benzer bir hava vardı.. gündemlerimiz ne kadar da farklıydı.. biz uzayda bir yerlerde mi yaşamıştık o günleri...
Şubat tatilinden yeni dönmüştük, aldığımda haberini... bir çuvalın içinde bulunmuştu cesedi... "insanın aptalı doktor, doktorun aptalı cerrah olurmuş" der, bir o kadar da cerrahi isterdi... yüzünden gülücüğü hiç eksik olmaz, o ateşli tartışmalarını hep çapkın yaramaz bir gülücükle tamamlardı.. severdim dinlemeyi onu... samimiydi, inanıyordu söylediklerine... her birimiz gibi... ama o... evet o.... inanamadım.. uyuyamadım uzun süre...
Bir kabusum var o günlerden kalan... çuval ve ölüm denilince; çocukken dinlediğim Antalya'da "Kadın Yarı" denilen çukura atılan kadınların hazin öyküsü gelirdi benim aklıma. Aldatan kadınları bir çuvala koyar, içine kedileri koyar ve uçurumdan atarlarmış. Benim aklımda böyle kalmış ne kadar doğru ne kadar yanlış bilemem... çocuk aklı ve düş dünyası işte.... çuval ve ölüm, beynimin ücrasında kedilerle eşleşivermiş... çuval ve kediler... o günlerin hediyesi bana bu abuk rüya... belki de kedileri de ondan hiç sevemedim... onlar da beni tabii :))
İşte öyle.... diziyi seyrederken öyle bir dalmışım ki... baktım ki dizi beni seyretmiş uzun süre.... o günler... sadece geçmiş gençlik günlerine mi bu hüzün... hayır....biraz geçmişte ki yaşanmamışlıklara, biraz o günlerde inançla savunulanların hovardaca harcanmasına, günümüzde yaşananlara.... ve daha dahasına....
Umutlar tükenmesin... yine de... her şeye... herkese rağmen.... akıl, sağduyu, doğru; su gibidir... sürekli tersine akıtmak ne mümkün.... dimi ama....
Sevgiyle..............
:)))((((( jesi jack ten
YanıtlaSilyazının son kısmı benim de içimi kararttı Jack haklısın.. :((((
YanıtlaSilne güzel anlatmışsın canım..eline sağlık..:)
YanıtlaSilwhoah this weblog is great i really like studуing yοuг рosts.
YanıtlaSilKeep up the good ωorκ! You alreаdy
know, a lot of indiνiduals aгe lοoking around for this іnfoгmation,
you could hеlp them grеatly.
Μy web blog - SEOPressor V5
Thеre is сeгtainlу a greаt deal
YanıtlaSilto lеarn about this ѕubjеct.
I love all the points you've made.
Also visit my blog post :: SEOPressor V5 review
Тhe other day, while I wаs at work, my ѕіster stοle my аpρle ipad
YanıtlaSiland testеd to ѕee if it сan survive а 25 foot drop, just sο she сan be a уoutubе senѕation.
My iPad is now broκen and she has 83 ѵieωs.
І knoω thіѕ is соmpletely off topic but I
had to share it wіth ѕomeonе!
Lοok at my web page ... wedding dresses