10 Mayıs 2012 Perşembe

Sorun odaklılık.. çözüm odaklılık...

Sorunlar, karışıklıklar, verilmesi gereken kararlar, ötelemeler, sıkıntılar, açmazlar.....

Gözümüzde büyür de büyür atılacak adımlar... aklımız karıştıkça karmaşıklık artar... sorunun merkezini bile göremez oluruz etrafındaki sıkıntı harelerinden... kendinden öte bir sıkıntıya dönüşür olan biten... sorun odağıyla başlayan darlanma, kocaman bir kargaşaya dönüşmüştür kafamızda... içinden çıkılmaz gibi, çıkmaz gibi, açmaz gibi... offf ki offf yani....

Basit çözümler çok yakındadır oysa... becerebilsek sorunları basite indirgemeyi... odağımıza sorunları değil de çözümleri alsak... sorunları parçalara ayırın diyor psikoloji bilimi...  böylece çözüm kendiliğinden gelir yakına... kolay mı bunu yapmak... değil maalesef, hiç değil...

Sorunları mayalamak, dertlerle demlenmek, etrafına hare örmek ve büyütmek... mazoşistçe keyiflidir bazen... başkalarına ağlarken, onlardan önce kendimiz inanıveririz anlattığımız abartılara... niyedir bu sempati empati arayışımız... bir sevilme, onay ve takdir arayışımı? yoksa yapamadıklarımızın ötelediklerimizin aslında yapılamaz, çözülemez olduklarının mı ispatı peşindeyiz... tabii önce kendimize... kısaca pek severiz ağlamaları....

Dertleri paylaşmak bir şekilde daha kolaydır... dinleyenler de içlerinden "allahtan ben değilim bu" deseler de, timsah gözyaşlarıyla eşlik ederler bizim ağlamalarımıza... dertlerde etraf bir şekilde kalabalık olabilir istenirse....

Oysa çözüm yolculukları çoğunlukla yalnız yaşanır...konsantrasyon gerekir, kararlılık gerektirir, içimizdeki güçlü tarafa iş düşer, zor dönemeçler dayanıklılığımızı sınar... yaratıcılık, pratiklik ve esneklik gerektirir... sorunları taşımaktan daha zor görünür gözümüze çözüm yolculuğu.. ötelemek kolayımıza gelir..sonrada ağlamaları sürdürürüz fırsat buldukça...

Çözüm odaklılık zordur...ama imkansız değil... biraz pozitif olmakla başlar her şey.... yapılabilirle devam eder... "ya yapabiliyormuşum gerçekten" hissedilmeye başlandı mı, başarmanın keyfi tüm o mazoşist keyiflerle kıyaslanamaz bile..budur dedirtir :) "evet ya... neden olmasınki"ler gelir sıra sıra... sanki sihirli bir el değmiş gibi, bir çok sorunun çözümünün aslında ne kadar basit olduğunu fark ederiz yolun sonunda... aslında olumlu düşünmeye başladı mı bünye, çözümler de yola çıkmıştır bile....

Sorun odaklı yaşamak bir kaçıştır çoğu zaman, ama mutluluğun başarının yolu çözümlerden geçer... hayatı kolaylaştırmak, olumlu bakışı kaçırmamak ve "yapabilirim"i hiç unutmamak gerekir....

Sorunların bizi aşmasına, boğmasına, üstümüzü örtmesine izin vermeyelim.... inanın çözümler sadece siz inanırsanız, çağırırsanız gelir...

Sevgiyle :))



2 yorum:

  1. ne ıstersen onu cekersın jack

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. yani çözümsüzlüğü çağırıyor olabilir insan, istemese de ....

      Sil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...