Ne zaman şöyle keyif keyif bir yemek yesem ağız tadıyla,
"Vicdan" adlı o hanım elleri belinde bekler kapıda,
Gözlerimi kaçırır başımı eğerim utançla,
Zehir olur o güzelim yemek en müstesna anında.....
Zor iştir diyet gerçekten... insanın aklı sürekli yediği yemeğin kontrolünde olunca, yani yemek içmek aklından hiç çıkmayınca... maalesef daha da çok yemek ister bünye... an dersin ah... bir unutabilsem tümüyle....
Bilsen de niyetler iyi... tüm sözler iyiliğin, sağlığın için...yine de batar iğnesi ... insanlar konuştukça daha bir üzülür, üzüldükçe daha bir yersin... bu kısır döngüyü kırmak için... uğraşırsın ... nafile çabalarsın....kilo verir verir yeniden alırsın....
Gerçekten... 3 sene öncesine kadar bu döngünün esiriydim.... diyetteyim diye diye.... kilo aldıkça aldım, giderek daha, giderek daha daha.... :))
3 sene önce artık dayanılmaz boyuttaydı halim...kırmızı alarm çalmaktaydı artık.. uçakta koltuklara sığamaz, emniyet kemerini bağlayamaz, ayak ayak üzerine atamaz durumdaydım... yok bu böyle gitmeyecekti... bir şeyler yapmalıydım....
Yeni bir enerji ve motivasyonla başladım... yine klasik yöntemlerimdi uyguladıklarım... ama bu defa biraz daha kararlıydım.... 12 kilo verdim.... Sonra özel hayatımda ki kargaşa sırasında, bunun 7 kilosunu geri aldım... hayır bu doğru yöntem değildi.. bir kere daha anladım....
Ve geçen sene.... işimde de kullanabilmek için gittiğim "yaşam koçluğu" programı, sanırım en çok bana destek oldu...her anlamda... Teşekkürler Fatoş hanım..:))
Evet.. diyete değil.. neden yiyoruma fokuslanmak lazımdı...
Anladım ki... iç barış sağlanınca ötesi teferruat... yeme istediğini de, doyum merkezini de tetikleyen o duygusal git geller... artık o kadar farkındayım ki... gülümsüyorum kendimi buzdolabının önünde bulduğum zaman... bazen izin verip ödüllendiriyorum hatta kendimi... yiyorum evet... ama bu defa farklı... sonrasında "vicdan" hanım bile ses edemiyorum... suçlu değil mutlu bir ifade var yüzümde, kaçamak sonralarında.... taammüden, planlı, ödül gibi kaçmaklara bayılıyorum... tabii öncesinde haketmiş olmak kaydıyla.....
Bu şekilde, her şeyden yiyerek.. ciddi listeler ve kalori hesaplarından uzak... sadece açlığımı ve doyma hissimi izleyerek.... duygusal yemelerim de farkındalığımı arttırıp kontrol sağlayarak.... bir 22 kilo daha verdim son sene.... evet toplamda 38 kilo....ilk sene 5, ikinci sene 11 ve geçen sene 22 kilo... fena değil dimi :))
Geçen eylül de ameliyat olduğum için istediğim gibi spor da yapamadım.. biraz yatay çizdim... buna rağmen... kilom stabil kaldı.. bu ay yeniden kontrolü sıkılaştırdım... daha az izin verdim ekstralara....ve yeniden kilolar başladı gitmeye... ama yöntem aynı "FARKINDALIĞI KORUMA" ve "KENDİMLE BARIŞIK OLMA"... işte hepsi bu....
Bu konuda yazacağım zaman zaman.... hem önceki yaşadıklarımdan, hem de bundan sonrasından.... yani devamı daha sonraya :)) özellikle bu kendinle barışma meselesini anlatmalıyım... yine "bence" olanı tabiii.... aslında her yorum katkı sağlar eminim...
Ya sizce olanı... bunları da ben dinlemek isterim... sevgiyle kalın :))
Mahlesef Avrupa'daki türk kadınlar en kilolu:)Bunu ben demiyorum Tıp Dergisi Lancet'te yayınlamış:))
YanıtlaSilYa sizim bu mutfak çok yağlı ve çok hamurlu, bak bizim romenler skilo-papalar, kemikleri sayılıyor:)))
fazla moralini bozmadan kaçiyoring ben, hoşçakal:)
evet yaaaa.... öyle yağı, unu, şekeri bol bir mutfağımız vardıııı dimi... unutmuşum ben nicedir...:)))) Lancet'tekiler bir tatsınlar da öyle yazsınlar, en azından uzak durmak ne fena anlarlar :)))
Silyok yok moralim bozulmadı... sadece Türk kadınlarına kıyamadım :))))