8 Mart 2012 Perşembe

Kadın olmak... özel bişi...ama "özel gün"... iyi de niye ki..

Bugün dünya kadınlar günü.... kutlu olsun... ama!!! Sabahtan beri onlarca telefon ve mesajla kutlama... iyi de... ne oluyor ya... Zaten dünden beri bir manifesto durumum vardı...giderek daha da sinir olmaya başladım inanın ki...

Ben bunu bir türlü içime sindiremiyorum... böyle ayrıcalıklı bir günümüzün olmasını... dünya emekçi kadınlar günü... bumudur yani... her kadının sırf bu nedenle kutlanması... çiçekler, böcekler... sevgililer günü lezzetin de sohbetler (ki ben ona da benzer şekilde tepkiliydim hatırlarsanız )... bana "acizlik, acı, edilgenlik, yetememe, ötekileşme, kayırılma ihtiyacı, ezilmişliğe direnememe vs vs" hissettiriyor tüm yapılanlar... elimde değil... dayanamıyorum... böyle hissetmenin ve hissettirilmenin dayanılmaz kabul görmüşlüğüne ve kutlanmasına hatta... zavallı biz ya... "evet evet lütfen, bu gün bizi konuşun, bizi hatırlayın, bizi koruyun, savunun, sevin" der gibi... bu bence kadını farklılaştırmanın, ötekileştirmenin başka bir türü....

Kadınlar farklı... tamam.. tabi ki... hemde nasıl.... bir kadın olarak ben bile kadınları anlamakta zorlanıyorum... bizim için zorsa, erkekler için imkansız bir durum...farklıyız biz... hem de her birimiz, daha da farklı bir diğerinden.... bunu biliyorum... yaşıyorum... görüyorum... dokunuyorum...... ama bu farklı olma durumunun... bir günü olma durumuyla alakası yok ki... bir "erkekler günü" olsaydı da aynı şekilde tepki verirdi bünyem, illaki....

Bir kadın olarak... her şeye rağmen.... savaşan, yılmayan, direnen, kendi ayakları üzerinde durmayı meziyet bilen.... muhtaçlık, zavallılık fikrine tahammül edemeyen.... içimdeki kadın, isyan ediyor bu fikre.... hayvanları koruma günü gibi bir gün bu....niye olsun ki kadınların sadece bir günü....

Kadınlara uygulanan şiddete, örselenmelere, tacizlere, baskılara, yıldırma politikalarına, metalaştırılmalara... hepsine, evet hepsine karşıyım... elbette... bunun topyekûn bir mücadele olduğunu da bilmez değilim... ama ben devamlılıktan yanayım... simgesel bir gün etrafında entel tartışmaları yapıp... "ya ne güzel bir konuya parmak bastık" rahatlamaları ile tekrar normal rutine dönme durumunu külliyen reddediyorum...

Kadını; erkek, toplum, gelenek baskısından korumak adına.... zavallılaştırılmaya vardırılmamalı olay....fizik gücümüz yetersiz diye mi bütün bunlar...ama biz de kaslarımızın yerine hipertrofik bir duygusal zeka geliştirmişiz ki... hangi erkek başa çıkar...

Yaşananların çoğu eğitimsizlik kaynaklı... tek bir gün nedir ki... ne yapılacaksa...devamlı ve her iki cins için de uygulanarak yapılmalı... tek taraflı ne var ki?

Bir "tarladaki, köydeki kadın" teması var her yerde... -bilinçlendirmek, güçlendirmek, eğitmek lazım, durumu dillerde...

İyi de, peki tarladaki kadının erkeğini ne yapalım.. onun sanki tamam her bir şeyi... eğitimi, kültürü.. sanki sadece zevk için kadına eziyet etmekte hani... eğitimse eğitim, gelişimse gelişim, bu her ikisi için de olmalı, değil mi?...

Bir şey diyeceğim şimdi kızacak herkes... ama okumak için kendini zorlamayan, kolay yoldan evlenip sanki ömürlük hayat poliçesi alan... kendini bir evlilik belgesiyle taammüden satan.. gelişmek yada üretmek için hiç çabası olmayan... verilen role dünden razı ve bunu savunan... erkeğini de bu şekilde yönetip "bana bakacaksın" yaptırımına sokan... para harcamaktan başka takıntısı olmayan...çocuk yetiştirirken bile özensiz.. istediği her şeye kolayca gözünü kapayan... olanağı olduğu halde tembelliği edilgenliği seçen... mızmız, şımarık, dirhem katkı sağlamayan..... diğer bazı kadınlar.....bu algının yerleşmesinde hiç mi payı yok bunların... çocuk eğitiminde erkeği ve kadını farklı rollerde yetiştiren ve bu erkek dünyasının tohumlarını atan da aynı kadınlar değilmi... hatta eğitimli kadınlar bile demeçler vermiyormu " biz erkeğin maçosunu severiz" diye .... Tüm bunlardaki kadın payını kim inkar edebilir....o halde neden her xx peşin peşin kutlanıyor bugün... ve de sadece xx diye hem de.. 

Aynı şekilde "erkeklik" denilen tarzın altında ezilen... bu yükümlülüğü boynuna takıp yenilmemek için efelenen... beceremeyince de depresyon kuyularında intihar eden... para makinesine çevrilen... kadınına laf anlatmaya çalışan... görünmez iplerle bağlanmış nefes alamayan... sorumluluk duygusu fazla gelişmiş, ölümüne çalışan erkekleri ne yapalım... yok mu sayalım...

Bence bir gün olacaksa.... "kullanılan ve örselenen insanlar günü" olmalı.... kadına ya da erkeğe ait olmayan...Tüm ezilmişliklerle, şiddetle, cehaletle, gelenekle aynı şekilde savaşan ve herkese aynı duyarlılıkla yaklaşan.. tüm bunlara varım ...

Ama ben bu günü, dünya kadınlar gününü kutlamayacağım... ben yılın 365 günü kadın olmanın keyfini yaşamaktayım... kimseler beni bir güne tıkıştırmaya kalkmasın lütfen :))

8 yorum:

  1. Okudum; ama bu olaya birde sadece var olan dayatma ile değilde konunun çıkış noktası ile bakmak lazım aslında, anlatmaya çalıştığın varlığı kabul ettirmek için zamanın da direnen ve bu uğurda ölen insanları hatırlamak için tertip edilmiş bir gün değil mi? E ne var ki her şeyin cılkını çıkarmayı kusursuz başaran insanlar. Bunu da oportünist duygular ile ruhundan saptırmayı başarmışlar. bugün orada ölen insanları hatırlamaktan çok uzakta, etrafında milyonlarca dolarlık bir ekonominin oluştuğu belirli günlerden biri olmayı başardı işte. Ama yine de isyan etme en nihayetinde bu günü özgürce(!) yaşayabiliyorsun...

    YanıtlaSil
  2. doğru tabii... bu açıdan bakarsan öyle... günün tarihçesiyle ilgili olarak yani... ama benim isyanım özelikle kadınların bu güne yaklaşımlarına... bir diğer 14 şubat sanki algısı... yoksa saygıyla eğilirim önlerinde o savaşcı kadınların...:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu günü, 14 şubatı veya daha farklı ticari özelliği olan bir günü algılayan kadın profili yukarıda aslan gibi yatıyor zaten nikah memurunun elinden kaptığı tapuya gözü gibi bakan, hayatının geri kalan kısmını kocabanka endekslemiş kadın modeli bu. Ben harcarım ederim arada doğrurum yerimi garantilerim. Benim almadıklarımı da o bana alsın. gibi ama bende yazdım ve kutladım hedef benim hedefimde ki kadın modeli Savaşçı kadınların vekaletinde ki emekçi kadındı... Yani gelen telefon ve mesajlar Emekçi kadın profili çizdiğin içindir muhakkak emin olabilirsin :)

      Sil
    2. Umarım öyledir... teşekkürler...

      Sil
  3. ..ama siz 8 Mart Dünya Emekçi Kadın Günü 14 Şubat Capitalın gününe aynı kefeye koyamasınız. 8 Mart 1857 kan'la yazılan bir tarihi war.
    Haklısın şöyle kanımca:neden tek bir gün ve neden hergün değil?
    hoşçakal:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. gün olarak özeline bakınca tabii karşılaştırılamaz... o kahraman kadınları kim unutabilir... benim isyanım bu günkü kutlanma tarzına ve getirildiği anlamsızlığa... ve ayrıca kadın olmanın ötekileştirilmesine...

      Sil
  4. ya işte Türkiye'de komünizm anlayışı budur maalesef oysaki başka hiç bir yerde yok öyle bir şey ve bilesin ki komünizm komunal yaşamak demek, kardeşçe.. en yakın örnek Marcos diyor ki: "ben san francisco'da bir eşcinsel, güney afrika'da bir karaderili, avrupa'da bir asyalı,san ysidro'da bir chicano yerlisi,vs...
    bende ilk geldiğimde bu memlekete illar önce çok zorlandım bunları anlamak fakat bugün sorarsan şoyle bir cevab veririm: bunlar komünizm ve ya anarşizzm ile alakası yok ve ne bok yedikleri beyle değil. cidi alınmaz...çek bir siktir geç,
    hoşçakal!:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. olanları açıklamak için illa bir "izm" bulacaksak... bu olsa olsa "kapitalizm" olur...piyasa ve rayting uğruna.. herşey meze olabiliyor bu uğurda... tüm değerler ve yaşanmışlıklara tecavüzün en mubah açıklaması bu, ve ne de çok alkış alıyor bir de....yok ben isyanlarımı sürdüreceğim bireysel de olsa...:))

      Sil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...