1 Nisan 2012 Pazar

içimden deniz geçti....


Öyle özledim ki denizi, suyu.... yazın yazmıştım... burada da paylaşayım dedim :))

""Dün Dirsek Büküne giderken, bugün Selimiye ye gelirken..en ucuna oturdum teknenin.. sürekli denizi seyrettim... kah ayakta derinlerine baktım denizin, kendi derinlerimde gezerken eş zamanlı... kah uzaklarındaydım suların lacivert ışıltılı... yüreğim gibi dedim zaman zaman.... tekne ilerledikçe,  iki yanından akan köpüklü sular, artık doğrudan içimden geçiyordu... nasıl yundum yıkandım... içim ışıldadı... deniz önce bana geliyor, tüm enerjisini bana bırakıyor sonra negatif ne varsa, derine daha derine, yıkayıp alıp götürüyordu sanki... tuhaf bir trans durumuydu sanki, bir yandan gülüyordum ıslak ıslak , bir yandan yaşadıklarımın tadını çıkarıyordum....

Demir attık Selimiye'ye... sonra da hemen suya....:))

Saatlerce yüzdüm, yüzdüm.... sonra da bayıldığım bir ritüel... gözlük antifog spreyle yıkanır ve suya girmeden takılır ki buhar olup görüntü bozulmasın diye.... sonra bir fileden oluşan su altı çantası kabuk alışverişi için bele bağlanır, sonra cuppp suya, paletler giyilir veeee.... rastgele..... yine öyle yaptım.... Selimiyenin bu tarafına ilk defa geliyorum... her zaman yaptığım gibi yine kıyı keşfi yapayım dedim....

Önce siyah-beyaz, boru çiçekleri geldi önüme.. çok ilginçti gerçekten hem de kumda... ilk kez görüyordum... sonra şaşırtıcı bir şekilde su yüzünde devamları olan kayalıkların yarım ile bir metre derininde saklı bir cennet bulmuştum.... İnanılmazdı.... mercanlar ( az sayıda olsa da öyle ender olurlar ki bu sularda) çeşitli deniz mantarları, kayalıkları kaplayan fosilleşmiş kabuklular, itina ile gizlenmiş renkli yosunlar, yaklaşmaya çekindiğim renkli boru çiçekleri, yaramaz balıklar; önce kaçan saklanan, sonra da merak edip bakan, çupra, küçük bir levrek, küçük karagöz ve yöresel balıklar... üstlerini taşlarla örterek saklanmaya çalışan 1 yengeç 1 ahtapot.... sayısız küçük deniz canlısı bir bir gözlüğümün ekranındaydılar..... ha unutmadan istiridyeler...müthiş kabuklarıyla... her torbaya attığım obje için ( bu taş, kabuk, yosun, vs olabilir) denize teşekkür etmek adetimdendir... yine ettim bol bol.. hatta birçok kere bana bugün sunduğu müthiş görsellik için de teşekkür ettim.....güldüm yine suda....su yuttum her  zamanki gibi.....bazen gözümdeki ıslaklığı alacaktı deniz,  gözlükler olmasaydı..... severdik hep öyle muhabbeti.... işte öyle..... bir ara dedim evet tamam, bende buralara ait olmalıyım, öyle bir "evde" hissi ki bu anlatamam... sakin, sessiz, samimi, olduğu gibi.... tuhaf...dedim kendim bile ve güldüm yine.... üşümesem daha devam edecektim..... üşüdüm ve geri döndüm tekneye.....""






7 yorum:

  1. jesi her bır yazın birbirinden guzel ve tatlı bunaları koru hangıne yazayım dedım sonra en son olana sadece tek bır kelıme yeter dıye dusundum
    muhtesem muhtesem muhtesem ..:))))

    YanıtlaSil
  2. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  3. Sevgili Jack... beğenmen ne güzel.. muhteşem mi bilemem de... gerçekten sadece içimden geçenler... o andaki ruh halime göre hatta.... teşekkürler.... bir de burada koruma altında ya yetmez mi ???

    YanıtlaSil
  4. :)))))))))))) ruh halını bu derece gzuel yansıtmak muhtesem olan her kes yasareda anlatamaz jack

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. belki de... ama belki de anlatmayı hiç denemez değil mi :)))

      Sil
  5. lacivertin en güzeli selimiye koyunda mı acaba, ya da denizin en sıcak sarılanı ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. lacivertin ve mavinin her tonu... hem de nasıl... ve en sıcak sarılanı da :)) sevgili hisarönü... hep en başka :)

      Sil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...