Yaşadığımız abartıların, yönlendirmelerin, pazarlama savaşlarının bir sınırı, bir dur'u yok.... değilmi?
Tüketim çılgınlığı her alanda ve her koşulda sürekli kendini aşıyor... Siz de sürekli bir bombardıman altında gibi hissetmiyormusunuz kendinizi... internetten, medyadan, sokaklardan hatta telefondan... birinden kurtarsanız diğerinin hedef alanına düşüyorsunuz... son örnek de "kırmızı kalp" sarhoşluğu....
"imdatttt.... sevgililer günü geldi".... diyesim var artık.....
Basın, yayın, sosyal medya, tüm iletişim kanalları, mailler, mesajlar.... her yer kıpkırmızı.... her yerde kalpler kalpler.... vallahi benim sevgimin rengi kırmızı değil... hele bu valentine baskısından sonra, bir daha da kırmızı olmayacak... itinayla...:))
Aşk... deli bir duygu oysa... renge kalıba sığmayan....vahşi, huzursuz, huysuz, çılgın, çocuksu, ergen, saldırgan, bencil, mantıksız, sabırsız.... diğer yanıyla.... utangaç, ürkek, naif, zarif, kırılgan.......bu duygu işte pazara sürülen... erotik kırmızı bir ambalajın içinde "mış" pozları veren.... vallahi bu promosyonları, kampanyaları yapanlar bile utanıyorlardır bence yaptıklarından... hayatında bir defa bile aşık olmuş, ama gerçekten aşık olmuş herkesi kasar bence bu "sevgililer günü" komedyası..... Valentine yattığı yerde habire ters dönüyordur eminim...
Toplumsal duygulanım hezeyanları da yönetilebiliyor... ne zaman sevinip ne zaman ağlayacağımız, nasıl ve kime aşık olup nelere sinirlenmemiz gerektiği bir şekilde bizlere aktarılıyor sürekli... seneler önce, ilk kahkaha efektli pembe komedi dizileri yayınlandığında ne kadar yadırgamıştık hatırlarmısınız... ama artık efekt gibi ilkel yöntemler değil kullanılan... yada coca cola'nın gizli görüntüleri de değil beynimizde görselliği ile kazınan.. artık beş duyumuzda iletişicimlerin emrinde.... baktığımız, gördüğümüz, işittiğimiz, kokladığımız ve dokunduğumuz herşey de bu pazar, piyasa, tasarım devlerinin izi var artık...ömür kısa zevkler sonsuz.... hepsini tatmak lazım ya... hızlı daha hızlı tüketerek yetişebilirsin ya... o halde düşünme ve karar aşamalarını da atlayalım ne çıkar... birileri düşünsün ve planlasın hatta hissetsin bizim yerimize... bize hazır duygulanım sonuçları kalsın... çabuk çabuk... sonra hemen bir diğerine...hızla..ne kolay dimi... çok, daha çok, en çok şeye ulaşalım böylece....ne hoş değilmi... ya salakmıyım ben...niye şikayet ediyorum ki bu durumdan... kapılıp bu sele gitmek varken... öyle aykırı aykırı konuşmak da niye...Allah allah yani :))
Sevgiyle :)
oysa ben sakin sakin dünya öykü gününü yaşadım..
YanıtlaSilevet evet.. dünya öykü günü 14 şubat.. =)..
bi de .. yılbaşında da değme krismısdan daha krissssmıs yapmıyo muyuz ona da hastayım ben..
son duyduğum da 31 aralık akşamı.. erkek kuaförüne zenne getirtildiği idi.. yılbaşı kutlaması olsun diye.. =) eşsiziz benzersiziz.. çıkarırız biz fecesini..
Ataletim, canım, dimi ama... eşimiz yoktur alemlerde...
YanıtlaSildemek dünya öykü günü ha... e bizimki de olsa olsa "dünya öykünme günü" olabilir bu haliyle...öykünme işinde üstümüze yoktur ayrıca :))
GÜZEL BİR YAZI OLMUŞ.. EMEĞİNE SAĞLIK...
YanıtlaSilÇok teşekkürler.... hoş geldiniz :))
YanıtlaSilitirazım yokta bence bu yazı biraz değirmenlere savaşan don kişota dönmüşün.bende senin gibi düşünüyordum bir zamanlar.şimdi rahatım.isteyen bu yapmacık toplumda kendisine yaratılan ve yaşatılan mutluluklarda yüzebilir.isteyen sevgililer gününü kutlayıp mutlu olur.bu beni rahatsız etmez.neden etsinki? veya tv de dizi izleyen mal bir topluma sahibiz demem.ne yani herkes oturupta izafiyet teorisini tartışsaydı albert ainştayn evlendirme programları sunardı o zamanda.haklısın eski sevinçlerimiz mutluluklarımız bayramlarımız yok.sürekli hayatımıza ekstra günlerin katılması emperyalizimin etkisi ama bu düzen kendi kölelerinide yaratıyor bir bakıma.ben dershaneleri eleştirdiğimde bir arkadaşım bana dershanede çalışanların sayısını ve o kişilerin oradan ekmek yediğini sordu.bir bakıma 14 şubat anneler günü babalar günü vs hepside birilerini zengin ederken birilerininde azda olsa karnını doyuruyor.sevgilisi olan insanlarıda ( özellikle bayanları ) mutlu ediyor.( en azından çoğunluğunu.) bundan rahatsız olmayalım bence.mutlu olamıyorsan veya olmuyorsan başkasının mutluluğuna lümpen yaklaşma bence.ben yaklaştım iyi olmuyor :)
YanıtlaSilyazıların güzel takip ediyorum.Selamlar.
tabi ki isteyen istediği gibi muttlu olur... her piyasa enstrumanı kendi iş alanlarını yaratıyor...buna da bir itirazım yok.... sadece beni taciz etmesinler, boğulmadan nefes alacak bir alan olsun yeter:)) teşekkürler...selamlar
YanıtlaSilen çok da anlamakta zorlandığım evli çiftlerin "sevgililer gününü" kutlaması... yahu siz artık sevgili devrini geçmiş karı-koca olarak akit dönemine girmişsiniz, evlilik yıldönümünü kutlayın, yatın aşağıya ! o da isterseniz tabii :))
YanıtlaSilama sevgililik durumu hep devam eder, sevgililer gününden bağımsız, 365 gün :))) hatunca bir yaklaşımla hep öyle yani :))
Sil